BALKICA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Altıncı Mutluluklar....

Aşağa gitmek

Altıncı Mutluluklar.... Empty Altıncı Mutluluklar....

Mesaj  gizemli_avci Salı Kas. 20, 2007 8:27 pm

şimdi düşünün, sizin hayatınızda bela sandığınız kaç altıncı mutluluk var?...


Uykumun firar ettiği bir geceydi. Tvnin karşısında buldum kendimi. Bir filmin başladığını gördüm kanalın birinde ve göz attım. (seyretmek gibi bi niyetim de yoktu aslında

Bir doğum sahnesiyle başlıyordu. Ve doğumdan sonra doktorun sinirini bozacak kadar kahkahalarla gülen bir anne. Doğumu yaptıran doktor bağırıyordu;

“bayan neden gülüyorsunuz? Camdan kemiklere sahip, asla yürüyemeyecek, başka çocuklar gibi koşup oynayamayacak ve asla büyümeyecek bir çocuk dünyaya getirdiniz."


Kadının verdiği cevap ilginç: “beni de özel yapan bu ya! Özel bir çocuk doğurdum ben. Herkesin sahip olamadığı bir çocuk…”


Evet, çocuk cam kemik hastası ve aynı zamanda asla büyümeyecek genlere sahipti. En fazla 3-5 yaşındaki bir çocuk kadar kalacaktı. Ki öyle de oldu. İncecik bacaklar, cam kadar kırılgan kemikler ve kambur bir sırt

Baba bir bankanın müdürüydü. Tanrı ona her konuda oldukça cömert davranmıştı o güne kadar. Sağlık, İyi bir eş, güzel bir kız çocuğu, para ve statü… mutluluk için gereken 5 şeyin dördüne sahipti ki, 5.si iyi bir ölümdü zaten. Böyle bir çocuğa sahip olmayı kaldıramadı bir türlü. Bir oğlu olduğunu sakladı yıllarca. Utanç duydu. Ona nasıl davranması gerektiğini bilemiyordu. Babalar çocuklarına bisiklete binmeyi, top oynamayı öğretirdi. Oysa kendi oğlu kırılıyordu. Oğlunun buna verdiği cevapsa yaralayıcıydı: “zaman zaman kemiklerim kırılıyor baba, ama canım şu an kırıldığım kadar yanmıyor”…

Anneyse bütün zamanını oğluyla geçirdi. Çok sevdiği bir şey yapar gibi, harika bir film izler gibiydi onunlayken. Buraya kadar ne var ki diyebilirsiniz. Çok insan var benzer şeyler yaşayan. benim için en vurucu yanını anlatayım size. bir arkadaşıyla oğlu üzerine konuşurken şöyle diyordu anne; “o benim altıncı mutluluğum”…

Oysa annesine altıncı mutluluk olan çocuk, babasının intihar sebebi olacaktı ve oldu. Bu film bana yıllar önce bir gazetenin köşesinde Zeki Ceyhan'a ait okuduğum (hatta kesip sakladığım) bir yazıyı hatırlattı. “belanızı sevin” diyordu yazar, “bela sandıklarınızı sevin, ki onlar cennetin anahtarı olabilir.” Peki bizim hayatlarımızda bir bela, bir musibet olarak gördüğümüz kaç altıncı mutluluk var? kaç harika şeyi bir bela olarak görüp doyasıya gülümsemekten mahrum kaldık? Kaç altıncı mutluluğu trajediye dönüştürdük?Kendimizle birlikte kaç kişiyi daha mutsuz ettik bu körlüğümüz yüzünden?

Fark edemediğimiz altıncı mutluluklar yüzünden kaçımız beş mutluluğu yok saydık? Yalnızca bir kez bahşedilen bir hayatı kaç kez harcadık bozuk para gibi bu uğurda?


Belki imkansız bir aşktı altıncı mutluluk, vuslatı olmadan bir ömür yaşanacak olan.


Belki özel bir çocuktu, özel bir anne yada baba olmamızı sağlayan..


Belki bir kazaydı hayatımızın seyrini alt üst eden..


belki bir iflastı, belki bir ölüm, belki de bir veda…


altıncı, yedinci, sekizinci ve daha fazlası…

mutluluk bizim şükretmeyi bildiğimiz kadardı, şükretmemiz gerekenleri gördüğümüz kadar…

şükredebildiğimiz kadar…


şimdi düşünün, sizin hayatınızda bela sandığınız kaç altıncı mutluluk var?...

gizemli_avci
Admin

Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 34
Kayıt tarihi : 19/11/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz